1503 ile 1512 yılları arasında Osmanlı Devleti doğuda gittikçe büyüyen bir kriz ile karşı karşıya kaldı. Şiî mezhebinin başı olarak ortaya çıkan İsmail Safevi, 1499’da faaliyete geçerek kısa bir zamanda bütün İran’ı idaresi altın almıştı. Şiî mezhebi adına yapılan şiddetli propaganda faaliyeti, Anadolu’daki Türkmen aşiretler arasında etkili oldu. Sünni müslümanlığı temsil eden Osmanlılar, toprakları içinde Şiî mezhebinin yayılma tehlikesine ilgisiz kalırlarsa ileride bir kısım bölgelerin Safeviler idaresine geçmesi ihtimaline dayanarak dikkatli olma zorunluluğu hissettiler.
Anadolu’da Şah İsmail taraftarlığını önlemek amacıyla Alevilerin İran’a gitmeleri bayezid tarafında yasaklandığı gibi, yakalananlar da Rumeli’ye sürüldü (1502). Trabzon valisi olan Şehzade Selim, Şah İsmail’in maksadını iyi anladığından ilk darbeyi oradayken vurmuştu. 1508’de Şah İsmail’in Alâüddevle Bey ile savaştığı sırada Osmanlı doğu hudutları takviye edildi. 1511’de Teke bölgesinde Şahkulu adlı bir halife idaresinde isyan çıktı.
Asiler Kütahya’yı yağmaladıktan sonra Bursa’ya doğru ilerlediler. 1511 yazında Kayseri ve Sivas arasında, Sadrazam Ali Paşa emrindeki kuvvetlere yenildiler; fakat bu savaşta hem Ali Paşa hem de ŞahKulu öldürüldü; Şahkulu’nun taraftarları İran’a gitti.
Kaynakça: Adım adım Osmanlı Tarihi s.127, cilt -1
Şiilik ve sünnilik bizim alehimize kullanılıp birlik kurulmaması için derin bir çalışma hep varmış…