Şöyle nakledilir ki, Cüneyd-i Bağdâdi’den;
”Bir cuma namazını, kılıp çıktım camiden,
Kapıda bir dilenci, baktım dikiliyordu,
Camiden çıkanlardan, sadaka istiyordu.
Kalbimden geçirdim ki; ”Ne için çalışmıyor?
Herkese avuç açıp, bir sadaka istiyor.”
Oradan eve gelip, rüya gördüm o gece,
Biri gelip önüme, bir tabak koydu önce,
Sonra bana öfkeyle; ”Haydi bundan ye!” dedi,
Baktım o tabaktaki, bir ölünün etiydi.
Bu teklif karşısında, şaşırıp sendeledim,
”Bu bir ölü etidir, bu nasıl yenir?” dedim.
Dedi ki: ”Dün bu etten, yemiştin biliyorsun,
Peki, şimdi ne için, yemek istemiyorsun?”
Uyanınca dedim ki, hemen ken kendime;
”Keşke öyle öyle düşünce, gelmeseyle kalbime.”
Kalkıp abdest alarak, namaz kıldım ve hemen,
Fakiri bulmak için, acele çıktım evden.
Baktım dicle nehrinin, yanında duruyordu,
Yerlerden topladığı tereleri yiyordu.
Beni görüp dedi ki: ”Şimdi tevbe ettin mi?
Kalbini o fakirden temizleyebildin mi?”
Dedim ki: ”Tevbe ettim, hakkını helal eyle helal!”
”Helal olsun!” dedi ve sonra kayboldu derhal.”
Abdüllatif Uyan