Osmanlı’nın Muhteşem Gelenekleri
Osmanlı İmparatorluğu dünya tarihindeki en büyük medeniyetlerden biridir. 6 asırdan fazla bir süre
boyunca dünya üzerinde egemenlik gösteren Osmanlı İmparatorluğu 72 millete ev sahipliği yapmıştır.
24 milyon kilometrekarelik bir coğrafyada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu yalnızca yaptığı
fetihler ile konuşulmamaktadır. Bu büyük İmparatorluğu öne çıkaran bir diğer husus ise gelenekleridir.
Bazı tarihçiler günümüzde Osmanlı’ya ‘medeniyetin beşiği’ demektedir. Osmanlı’nın birbirinden ince
ve narin gelenekleri vardı.
Bunlardan bazıları genç kızlara gösterilen değerle ilgilidir. Osmanlı
zamanında eğer bir evde genç kız yaşıyorsa bu evin önüne kırmızı çiçekler konulurdu. Bunun amacı bu
evde genç bir kızın yaşadığını belirtmek ve ona göre sokaktan geçenlerin kötü konuşmasını
engellemekti. Aynı zamanda eğer evde hasta yatıyorsa evin penceresine sarı çiçekler konulurdu.
Burada söylenmek istenen ise ‘Bu evde hasta yatıyor, buradan geçerken bağırarak konuşma’ demektir.
Osmanlı zamanında bir adam ailesiyle birlikte kız istemeye geldiği zaman kızın ailesi ‘Evin, paran var
mı?’ diye sormak yerine adamın pantolon izine bakardı. Bunun nedeni ise adamın namaz kılıp
kılmadığını anlamak istemeleridir.
Osmanlı’nın muhteşem adetlerinden biri ise kapılara iki tane
tokmak konulmasıdır. Bu tokmaklardan biri kalın, diğeri ise ince olurdu. Kapıyı çalacak olan kişi eğer
erkekse kalın tokmağı, kadınsa da ince tokmağı kullanırdı. Bu sayede evdekiler ona göre üstlerini,
başlarını düzeltirlerdi.
Bunların dışında Osmanlı’dan kalma bir diğer âdetimiz ise 63 yaşını geçmiş olan
ihtiyarlara yaşları soruldukları zaman ‘Haddi aştık’ demeleriydi. Bu durumun nedeni ise Peygamber
Efendimizin 63 yaşında vefat etmesidir.
Osmanlı’da bir kişi misafirliğe gittiği zaman ona öncelikle bir
kahve yapılır ve kahvenin yanına da su konulurdu. Eğer misafir önce kahveyi içerse bu tok olduğunu,
eğer önce suyu içerse de bu aç olduğunu gösterirdi. Ve ona göre misafire yemek hazırlanırdı. Ayrıca
Osmanlı zamanında eve gelen misafire aç olup olmadığı sorulmaz direkt önüne yemek konulurdu.
Misafir yemeğini yerken de gece yatacağı yer hazırlanırdı.
Osmanlı’daki adetlerimizden biri ise cuma
namazına giden esnafların kapılarını kilitlememesidir. Aynı zamanda buna kuyumcularda dâhildir.