
Osmanlı seyyahlarından Mustafa Bin Mustafa padişah II.Abdülhamit’e sunduğu ‘’Aksa-i Şarkta Bir Cevelan (Uzakdoğu Seyahati)’’ adlı eserinde Çinlilerin her türlü hayvan etini neden yediklerini şu şekilde açıklıyor:
‘’Malum olduğu üzere her şehirde kasap dükkanları vardır. Fakat Çin memleketlerindeki kasap dükkanları diğer memleketlerdekine asla benzemiyordu. Çünkü onların dükkanlarında bizde yenmesi caiz olmayan etler bulunur. Tabii bu gibi etleri Çin’deki Müslümanlar yemezler.
Çin putperestlerinin yenmeyecek etleri niçin yediklerini anlamak için, bu durumu Müslüman bir ihtiyardan sordum. Bana şu cevabı verdi:
-Tarihi pek hatırımda değil, gayet eski bir tarihte Çin’de benzeri görülmemiş bir kıtlık olmuş. Bu kıtlık tam yedi sene sürmüş. Çin halkı da zahiresiz kalınca o tarihe kadar yemedikleri hayvanları boğazlayıp, toplayıp yemeye başlamışlar. Yedikleri hayvanların arkası kesilince alim tanıdığımız bazı sivri akıllılar Çin ahalisine: ‘Ölmemek için ne bulursanız yiyiniz! Bir şey bulamazsanız çocuklarınızı yiyiniz vebali yoktur?’ demişler.Bunun üzerine mermer yürekli insanlar medar-ı iftiharları olabilecek çocuklarını yemişler. O sırada kıtlık iyice şiddetlendiği için insanlar evlerini terk ederek dağlar, ova ve bayırlara yayılmışlar yiyecek aramaya koyulmuşlar. Önlerine çıkan ağaçların yaprak, kabuk ve hatta köklerini yemişler.
Bu dehşetli hal bir süre daha devam ettikten sonra, Mevla’nın merhameti ile bu büyük beladan kurtulmuşlar. Sonra evlerine dönerek önceki gibi işleri ile meşgul olmuşlar. Her ne kadar alınan mahsul Çin halkına yetecek dereceye geldiyse de putperest Çinliler bir hayli zaman çocuklarını yemeye devam etmişler.
Müslümanlar ise bu beladan kurtulduktan sonra, putperest Çinlilerin yavrucaklarını yemesinden nefret ettikleri için hayvan eti yememeye başlamışlar. Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra putperestler evlatlarını yemekten vazgeçtiyseler bile kıtlık zamanında yemeye alıştıkları hayvanları yemekten bir türlü vazgeçememişler. İşte putperest Çinlilerin bir mecburiyet olmadığı halde bugün her türlü hayvan eti yemeleri, bu kıtlıktan kalma bir adettir.’
İhtiyarın bu sözleri beni pek ziyade müteessir ettiğinden hazin hazin gözyaşı dökmemek elimden gelmedi.
Çinlilerin ahlak ve adetleri her ne kadar sevimsiz ise de ‘’kimya bahçesi’’ denmeye layık memleketlerinde imal ederek bütün cihana gönderdikleri mamüller, baka yerlerde kendilerinden üstün sanatkarlar bulunmadığına iyi bir delildir.
Çin Müslümanlarının ekserisi Hanefi mezhebindendir.Ancak içlerinde alim kimseler enderdir. Hele putperestler arasında bilgin denilecek adam yoktur. Muhtemeldir ki bu çirkin adetlere düşmeleride içlerinde pek akıllı adam olmadığındandır.’’
Kaynakça: Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati (Mustafa Bin Mustafa-Hazırlayan:Ahmet Uçar, Çamlıca Basım Yayın 2010,sayfa 115-116)
Tarihenotdus | Tarih, Kültür ve Medeniyetler sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.