1841 Yili Osmanli Askeri Harcamalari.

Osmanlı Devleti kurulduğu yıldan çöküşüne kadar geçen sürede tüm dönemler itibariyle önemli bir askeri kuvveti barındırma gereği duymuştur. Devletin ilk yıllarında geniş bir coğrafyaya yayılabilmek daha sonra ise ele geçirilen topraklan savunabilmek ya da genel olarak asayişi sağlamak, ancak kalabalık bir ordu sayesinde mümkün olabiliyordu.
Devlet, geniş bir coğrafyaya sahip olmanın bazı imkanlarından faydalamrken, aym zamanda buralarda savunma hizmetlerini düzenli olarak yerine getirmek için ağır bir masraf yüküne de katlanmak zorunda kalıyordu. Devletin ilk yıllarında tımar sisteminin başarıyla uygulanması bu yükün hafifletilmesini sağladığından çok büyük sıkıntılarla karşılaşılmamıştı. Gerçekten de tımar teşkilatı bir taraftan savaşa hazır, donanımlı bir ordunun her an hazır bulundurulmasını sağlamakta, diğer taraftan da İmparatorluğun geniş sınırları içerisinde köylere kadar yayılan önemli bir güvenlik ağı oluşturmaktaydı (Ergenç, 1983:74). Ancak on altıncı yüzyılın sonlarından itibaren başta silah teknolojisindeki gelişmeler olmak üzere bir dizi faktör, tımarlı sipahi teşkilatının öneminin azalmasına ve buna bağlı olarak böyle köklü bir düzenin etkinliğini kaybetmesine yol açmış; bu da daha fazla profesyonel asker ihtiyacı doğurarak, askeri harcamaların büyük meblağlara ulaşmasına neden olmuştur.

Osmanlılar, askeri birlikleri bir ülkenin gücünü ve hayatiyetini devam ettirmesinin esas dayanağı olarak görmekteydiler. Onlara göre ber-mukteza-yı akıl ve hikmet her devletin esas kavım ve devamı sunuf-ı askeriyeye ve idare-i askeriye ise varidat-ı maliyeye menut idi (MM 47, 1261/1845). Dolayısıyla güçlü bir orduya sahip olmak her şeyden önce güçlü bir maliyeyle mümkün olabilirdi. Osmanlı yönetiminin uzun yıllar bu dengeyi sürdürmekte başarılı olduğu düşünülebilir, ancak özellikle on dokuzuncu yüzyıldan itibaren artan askeri harcamaları finanse etmek sorun olmaya başlamıştı. Devletin reform çabalarınınbu iki alanda yoğunlaşması konuya verilen önemi ortaya koymaktadır. Gerçekten özellikle on dokuzuncu yüzyılda hem askeri hem de mali konuların düzene sokulmasına yönelik çabaların bir hayli artmış olması, bu alanlarda sağlanacak başarıların doğrudan devletin bekasıyla ilgili olduğu inancına dayanmaktaydı.

Osmanlı Devleti’nde askeri harcamaların seyri askerlerin toplam sayısı, sımf (muvazzaf, yedek vs.) itibariyle dağılımları ve diğer bazı faktörlere göre (seferlerin sıklığı ve süresi gibi) farklı olabiliyordu. Bununla birlikte bu masraf kalemi tüm dönemlerde büyüklüğünü korumuş ve bütçenin en önemli gider kalemlerinden birisini oluşturmuştur. İşte bu çalışmada 1841 yılı itibariyle ülkede bulunan askerlerin sayılan ve onlara ait giderlerin cins ve miktarlarına ait bir belgeden hareketle, askerlerin sayı ve harcamalarının genel bir fotoğrafı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Yararlandığımız temel kaynak, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Meclis-i Vâlâ iradeleri kataloğundaki 782 numaralı belgedir. Bu belgede gösterilen harcamalar yıl ortasında gerçekleştirilen ve önceki yıllarda yapılan harcamaların seyrinden hareketle belirlenmiştir.

İstanbul’da Bulunan Askeri Birlikler ve Harcamaları
Osmanlı ordusunun önemli sayılabilecek bir kısmı başkentte bulunmaktaydı. İncelediğimiz yıla ait verilere göre bunların toplam miktarı kırk bin civarındadır. Tablo l’de detayıyla gösterildiği gibi askerlerin yaklaşık yansı hassa, muntazama ve topçu birliklerinden, diğer yansı da redif alaylanndan müteşekkildir. Askerlerin büyük kısmı süvari, piyade ve topçu birliklerine aittir. Bunlann haricinde Hassa birlikleri içerisinde sayılan 184 olan doktor, cenah, v.s. bulunmaktadır. Aynca muntazama sımfı içerisinde 362 kişi subay, ümera ve Dâr-ı Şûra-yı Askeriye memuru, 431 nefer bölükan ve 132 kişi de Babıâli ve Bâb-ı Seraskeri müzikacısı olarak görev yapmaktadır.

Tablo-1, İstanbul’daki Askerlerin Birliklerine Göre Miktarlan

Süvari Piyade Topçu Diğer Toplam
Asakir-i Hassa 2.408 5.127 1.438 2.148 11.122
Asakir-i Muntazama 262 3.229 – 1.388 4.879
Asakir-i Redif 818 18.604 – – 19.422
Topçuyan-ı muntazama – – – – 4.473

İstanbul’da görevli olan birliklerin yıllık masraflannın toplamı 69.285.826 guruşa ulaşmaktadır. Dolayısıyla her ay altı milyon guruşa yaklaşan bir tutar sadece başkentteki askerler için sarf edilmektedir. Toplam harcamalar içerisinde en ağırlıklı kalemlerin maaş ve tayinat giderleri olduğu dikkati çekmektedir. Gerçekten de söz konusu iki kalemin toplam içerisindeki payı %83 civanndadır. Elbise ve benzeri levazımat giderlerinin payı ise %17 dolay lanndadır.

Taşrada Bulunan Askeri Birlikler ve Harcamaları
Taşradaki askerler Anadolu ve Rumeli ile bazı adalarda yerleşmiş olup üç ana sınıftan ibaretti. Bunlardan birincisi muvazzaf ve redif olarak görev yapan er ve subaylardan oluşmaktaydı. Aşağıdaki tabloda bu sınıfta yer alan askerlerin sayılan ve hangi bölgede bulunduklan gösterilmiştir.

Bulunduğu Yer Sayısı

* Halep 4.226
* Musul ?
* Dicle 1.116
* Güzelhisar 628
* Konya 992
* Akka, Sayda v.s. 5.341
* Ankara 380
* Erzurum 2.237
* Kars 543
* Erzincan 404
* Trablusgarp 3.872
* Şam 7.260
* Beyrut 1.161
* Berat 953
* Işkodra 866
* Ohri 1.318
* Elbasan 430
* Manastır 787
* Bosna 1.956
* Edirne 11.621
* Belgrad 857
* Yanya 4.345
* Vidin 586
* Midilli 139
* Kıbrıs 1.462
* Girit 7.409

TOPLAM 63.093

Taşrada bulunan bu grup askerlerin 11.123’ü redif birliklerden müteşekkil olup Edirne ve Girit adasında yerleştirilmiştir. Kalanlann tamamı muntazama birliklerinden ibaretti. Birliklerin önemli bir kısmının maaş ve tayinatlan mahallerindeki hasılattan karşılamrken, elbiseleri İstanbul’dan gönderilmekteydi1. Erzurum, Kars ve Erzincan’daki askerlerin tüm masrafları bulunduklan yerlerden rüyet olunmakta, Girit ve Trablusgarp’daki askerlerin bazı erzak ve ekmek tayinatlan için gerekli olan buğday ve arpa ile tüm elbiseleri merkezden gönderilmekte, kalan tayinatlan ise mahallinden karşılanmaktadır. Şam, Beyrut, Akka ve Dicle’de bulunan birliklerin ise sade yağ, ve bazı erzak tayinatlan ile elbiseleri başkentten gönderilirken, kalan tayinat malzemeleri bölgelerinden temin edilmektedir. Taşrada bulunan redif ve muntazama askerlerinin toplam giderleri 88.357.237 guruşa ulaşmaktaydı. Bunun 24.795.900 guruşu (toplamın %28’i) maaşlara, 42.660.000 guruşu (toplamın %48’i) tayinata, 17.225.000 guruşu (toplamın %20’si) elbise giderlerine ve 3.676.237 guruşu (toplamın %4’ü)da mühimmat ve dikimhane masraflanna gitmektedir.
Taşrada bulunan ikinci grup askerler muvazzaf ve redif Hassa birliklerinden oluşuyordu. Toplam sayılan 3.017 olan bu grubun 1.128’i süvarilerden, kalan 1.889’u ise topçu ve piyadelerden ibaretti. Taşradaki Hassa birlikleri Kudüs, Kütahya, Şam, Diyarbakır, Trablusgarp ve İzmir tarafında bulunmaktaydı. Bazı bölgelerde askerlerin maaş ve tayinatlan mahallinden sağlanırken, elbiseleri merkezden gönderilmekteydi. Bazı yerlerde ise sade yağ ve diğer bazı tayinat malzemeleriyle elbiseler İstanbul’dan karşılamrken, kalan tayinatla maaşlar bulunduklan bölgeden temin edilip verilmektedir.
TaşradakiHassa askerlerinin toplam harcamaları 5.872.822 guruştu. Bunun 1.612.766’sı maaşlara, 3.200.000’i tayinata, 966.394’ü elbiselere ve kalan 293.452’si ise çanta, matara ve benzeri malzemelere harcanmaktadır.
Taşrada bulunan birliklerin üçüncü grubunu topçular oluşturmaktaydı. Bunlar da iki sımfa ayrılıyordu. İlki topçuyan-ı muntazama er ve subayları olup 4.595 kişiden oluşuyordu. Bulundukları yerler ve sayılar ise şöyleydi: Şam: 101, Tarsus: 99, Berriyet’ül-Şam: 693, Girit: 203, Trablusgarp: 218, Bahr-i Sefid boğazı: 2.644, Sanburun ve Akka: 100, Manastır: 46, İşkodra: 264, Bosna: 179, Parege?: 48. Muntazama topçularının masraf toplamı 5.893.648 guruş idi. Bunun yaklaşık %36’sı maaşlara, %45’i tayinata, %17’si elbiselere, kalan % 2’si de at takımları, çanta ve matara gibi malzemelere harcanmaktaydı. Diğer birliklerde olduğu gibi burada da bazen askerlerin maaş ve tayinatlan mahalleri hasılatından, elbiseler ise merkezden karşılanmaktayken, bazen de tayinat için gerekli bazı malzemeler ile elbiseler merkezden gönderilip, kalan tayinat ile maaşlar bölgelerinden sağlanmaktadır. Bazen de maaşlar direkt İstanbul’dan yollanmaktaydı. İkinci grup ise kılâ-ı hâkâniyede bulunan yerli topçulardan oluşuyordu. Sayılan 12.875 olan bu topçulann maaşlan 2.442.000, tayinatlan ise 883.298 guruş tutuyordu. Bu askerlerin kendine has elbiseleri bulunmuyordu. Subaylanmn bazılannın tayinat ve maaşlan tamamen mahallinde verilmekteydi.
Yukanda belirtilen bölgelerdeki (taşradaki) askerlerin toplamı seksen bini aşmaktaydı. Yapılan hesaplamalara göre bunlara yapılan yıllık masraf 103.448.905 guruştan ibarettir. Bu miktann yaklaşık 23 milyon guruşu İstanbul’dan gönderilmekte, kalan 80 milyonu ise mahallerinde olan emvalden karşılanmaktadır.
Toplam Harcamalar
Daha önce belirtildiği gibi Osmanlı Devleti’nde askeri harcamalar tüm dönemlerde bütçenin önemli bir harcama kalemini oluşturmuştur. On dokuzuncu asırda olduğu gibi klasik dönem olarak adlandınlan İmparatorluğun ilk üç yüz yılında da askeri birliklerin miktan oldukça kalabalıktı. Dolayısıyla onlara harcanan paralar da büyük meblağlara ulaşmaktaydı. Örneğin 1528 tarihinde sadece düzenli kuvvetlerin sayısının 87.000 olduğu, bunun 50.000’inin maaşlı askerlerden oluştuğu kaydedilmektedir. Söz konusu askerler için harcanan para 265 milyon akçeydi. Bu meblağ 537 milyon akçeye ulaşan tüm bütçe gelirlerinin yaklaşık yansım oluşturmaktaydı (İnalcık-Quataert, 1994:90). Böylesine büyük meblağlara ulaşan askeri harcamalann değişik faktörlere bağlı olarak zamanla değiştiğini düşünmek mümkün olsa bile, genel bütçe içerisinde her zaman ağırlığım koruduğunu farklı dönemler için yapılan çalışmalar ortaya koymaktadır. Devlet yöneticileri dahil olmak üzere merkezi ordu için yapılan harcamalann on yedinci ve on sekizinci yüzyıllara ait bazı bütçelerdeki payımn %45-70 arasında değişen miktarlara ulaştığı belirtilmektedir (Tabakoğlu, 1994:181-182).
İncelediğimiz yıla ait toplam sayılara baktığımızda ise İstanbul ve taşrada bulunan askerlerin toplam miktannın 123.479 olduğu, bunun yaklaşık 92 bininin muntazama, kalan 30 bininin ise redif birliklerden oluştuğu görülmektedir.

__________________
Bunlara yapılacak masraflann miktan önceki iki yılın gerçekleşen rakamları dikkate alınarak (1841 yılı itibariyle) 172.783.730 guruş olarak tahmin edilmişti. Bu miktarın yaklaşık 93 milyon guruşu merkezden karşılanırken, kalan 80 milyon guruş civarındaki kaynak ise taşrada askerlerin bulunduğu mahallerin emvalinden sarf edilecekti. Ancak bu rakamlar askerin durumuna ve görev yerine göre değişmekteydi. Çünkü İhtiyaca göre bazen İstanbul’daki asker taşrada, taşradaki asker de İstanbul’da görevlendirilebilmekteydi. Aym şekilde mahallerinde tedarik edilmesi gereken bazı eşyaların merkezden yollandığı ya da İstanbul’dan düzenli olarak gönderilmekte olan bir takım malzemelerin mahallinden tedarik edildiği durumlar olmaktaydı. O yüzden burada belirtilen meblağlar sürekli aynı kalmayıp fazla veya noksan gerçekleşebiliyordu.
1841 yılı için yapılması planlanan harcamalar konusunda Meclis-i Vâlâ’da cereyan eden müzakerelerden bazı bilgilere edinilmesi mümkündür. Öncelikle harcamalar sene ortasında yapılan bir hesaplamadan hareketle tespit edilmişti. Buna göre o ana kadar 100 milyon guruşa yaklaşan bir harcama gerçekleştirilmiş olup, bu rakamın sene sonuna kadar 172 milyon guruşu bulacağı düşünülmektedir. Maliye Nezareti söz konusu harcamalar için bütçeden ayrılmış olan 150 milyon guruşun yeterli olamayacağım belirterek 45.500 kise (22.750.000 guruş) daha ilave kaynak tahsisini istemişti. Aym konuda Masarifat Nazırı’mn görüşü daha farklıydı. Onun tahminlerine göre yıl sonunda toplam harcamalar 394.766 (197.383.000) kiseye ulaşacaktı. Ayrıca mühimmat, çadır, tophane ve kışla tamirat masrafları eklendiğinde harcama düzeyi daha da büyüyecekti. Bu nedenle açık görünen ve hayli kabank olan bu giderler için karşılık bulunması talep edilmişti. Meclis-i Vâlâ ise tahsis edilen 150 milyon guruşun askerin tüm idare masrafı olarak anlaşılmamasını, hazine-i celîlenin her bir usûlü yoluna girinceye kadar bir nevi mahsusat-ı muvakkata kabilinden oluğunu ifade etmişti. Ayrıca hem Masarifat Nazırının hem de Maliye Nezaretinin tahminlerinin ölçü alınamayacağı belirtilmişti. Çünkü bu tip konularda tahmin ve takrib muteber değildi. Dolayısıyla sene sonunda yapılan harcamaların incelenmesinden soma ilave bir talep olursa gereğinin yerine getirilmesine özen gösterilmesinin yeterli olacağı düşünülmüştü.
Tanzimat dönemi bütçeleriyle ilgili yapılmış bir çalışmadan hareketle incelediğimiz yıla ait askeri harcamaları bu dönemde bütününe ait rakamlarla karşılaştırmak mümkündür. Gelir ve gider tahminlerine dayalı olarak hazırlanan bütçe taslağına göre incelediğimiz yıl için tahsisi öngörülen toplam askeri harcamaların genel bütçe içerisindeki payı %40.7’ye tekabül etmekteydi (Güran 1989:24-24). Takip eden yıllarda kesin hesaplara dayalı olarak hazırlanan bütçelerde de söz konusu harcamaların payı yıldan yıla önemli farklılıklar göstermesine rağmen 1258/1842-43 mali yılı ile 1277/1861-62 mali yılı arasım kapsayan yirmi yıllık dönemde ortalama %41.8 seviyesinde gerçekleşmiştir (Güran, 1989:36-37). Buradan hareketle Osmanlı yöneticilerinin askeri harcamaları kısma çabalarına rağmen bir bütün olarak bakıldığında mali disiplini sağlamaya yönelik çabaların hızlandığı Tanzimat döneminde bile bu amaç doğrultusunda önemli bir başarının gerçekleştirilemediği anlaşılmaktadır. Aym başarısızlık, diğer bir tabirle askeri harcamaların kısılamaması ve dolayısıyla bütçe içerisindeki büyüklüğü ilerleyen yıllarda da devam etmiştir. ÖrneğinAbdülhamit döneminde silahlı kuvvetlerin ihtiyacı için ayrılan fonların toplam harcamalar içerisindeki payı %40’ın altına nadiren düşmüştür (Akarlı, 1982:249). Bu rakamlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde genellikle ekonomik açıdan herhangi bir getirişi olmayan askeri harcamaların Osmanlı maliyesindeki açıkların kapatılamamasında önemli bir rol oynadığım düşünmek mümkündür. Askeri harcamaların tüm dönemler itibariyle yüksekliği Osmanlının genel ekonomik anlayışıyla da ilişkilidir. Bu noktada Şerif Mardin’in konuyla ilgili tespiti önem taşımaktadır. Ona göre Osmanlı devlet adamları harbe dayanan bir iktisadiyat anlayışına sahip olmuşlar ve verimlilik esasına dayanan yeni bir ekonomik fikre uzun süre geçememişlerdir (Mardin, 1990:46).
Osmanlı yönetimi askeri harcamaların karşılanmasına tüm dönemlerde önem vermekle birlikte bu alandaki israfların önlenmesine de büyük çaba sarf ediyordu. Çünkü özellikle askerin iaşesi ve eşyaları için yapılan alımlarda büyük telefat meydana gelmekte bu da hazineye önemli bir yük getirmekteydi. Meclis-i Vâlâ’daki görüşmeler esnasında bu konu da gündeme gelmiş ancak her hangi bir düzenleme yapılmaksızın sadece ilgili görevlilere uyan yapılması kararıyla yetinilmiştir.
Toplam Asker Sayıları ile Harcamaların Türleri Üzerine Bir Değerlendirme
Yeniçerilerin kaldırılmasından soma tesis edilen Asakir-i Mansure alayları İmparatorluğun tüm asker ihtiyacım karşılayacak miktarda değildi. Çünkü, kalabalık bir düzenli ordunun sürekli silah altında bulunması önemli bir harcamaya yol açması kadar, tarımsal işgücünü azaltması nedeniyle ülkedeki zirai faaliyetlere de zarar verebilirdi. Bu yüzden yedek asker yetiştirilmesi uygulamasına başvurulmuştu (Kütükoğlu, 1985:283). Söz konusu birliklerden savaş anlarında olduğu kadar iç güvenliğin sağlanması ve hükümet emirlerinin eksiksiz uygulanması amacıyla da yararlanılması hedeflenmişti (Çadırcı, 1983:93). Redif adı verilen bu askerler sancaklarda taburlar halinde teşkilatlandırılmıştı. Yardımcı kontenjanlar ile başıbozuk birlikler hariç tutulursa ordunun iki ana gruptan oluştuğu söylenebilirdi: muvazzaf ve yedek birlikler. İncelediğimiz yıla ait verilere göre bunların sayıları muvazzaf birlikler için yaklaşık doksan bin, yedek birlikler için ise otuz bin civarında idi. Bununla birlikte rakamlarda zaman içerisinde yaşanan gelişmelere bağlı olarak önemli farklılaşmalar meydana gelmekteydi. Ubucini’nin verdiği bilgilerde aym yıllarda silah altındaki (muvazzaf) askerlerin sayısı 138.680 kişi olarak kaydedilmektedir (Ubucini 1977:423). Bir başka kaynakta ise II.Mahmut’un son yıllarında mansure ordusunun 120 bin kişiye ulaştığı bilgisi vardır (Hale 1996:30). Her iki kaynakta Redif birlikleri için de aşağı yukarı aym miktar rakamlar zikredilmekte; yani Osmanlı’da yaklaşık 130 bin redif askerin bulunduğu belirtilmekteydi (Hale, 1996:30, Ubucini, 1977:423). Her iki ordu büyüklük yönünden birbirine yakın seviyelere ulaşmasına rağmen aralarında profesyonellik yönünden büyük fark bulunmaktaydı. Diğer bir anlatımla redif birlikler modern silahlardan ve eğitimli subaylardan yoksun durumdaydılar (Hale, 1996:31).
Redif askerlerin tesisinden soma bunların harcamalarım karşılamak için de yeni kaynaklar bulunmaya çalışılmıştı. Mevcut düzenli birliklerin giderlerini karşılamakta bile zorlanan Osmanlı yönetiminin Redif birliklerin ihtiyaçları için

gereken parayı da halktan karşılamayı planlamaktaydı. Bu amaçla Anadolu ve Rumeli’de bulunan sancak ve kazalara iâne-i cihâdiyye ismiyle her kazanın içerisinde bulunduğu ödeme gücüne göre tarh ettirilecek yeni bir vergi ihdas edilmesi kararlaştırılmıştı (Kütükoğlu, 1983:146-47).
Osmanlı yönetimi hangi sınıf olursa olsun askerinin her türlü ihtiyacım karşılamaya büyük önem vermekteydi. Mesela on altıncı yüzyılda Avrupalı askerlerle karşılaştırılınca Osmanlı ordusunun daha iyi beslendiği görülmektedir (Murphey, 1988: 242). Bununla birlikte her zaman bütçe için ağır bir yükü olan bu masraf kaleminde tasarrufa gitmenin yollan aranmaktaydı. Şüphesiz ki, askeri harcamaların azaltılması en başta asker sayısının kısıtlanmasıyla mümkün olabilirdi. Ancak uzun süren savaşlar ile özellikle Türk olamayan nüfusun yoğun bulunduğu bölgelerde sıkça isyanlarla karşılaşılması asker sayısının azalması yerine artmasına neden oluyordu. Ayrıca sürekli modernizasyon ihtiyacı da harcamaların büyümesini hızlandırmaktaydı. İşte böyle bir ortamda geriye sadece israfların önlenmesi gibi tedbirler kalmaktaydı. Bunun dışında bazen redif askerlerinden görevleri bitenlerin memleketlerine gönderilmesi ve bazı kışla ve benzeri yerlerin tamir işlerinin tehiri gibi tedbirlere de baş vurulmaktaydı (İD 3357, 1258/1842). Fakat bu tip tedbirlerin önemli bir masraf tasarrufu sağladığım söylemek güçtür.
Harcama kalemlerine bakıldığında maaş ve tayinatların büyüklüğü göze çarpmaktadır. Osmanlı Devleti’nde askere tahsis edilen bütçe tamamen askerin maaş ve bakımı için harcanmakta olup3, harp malzemeleri ve sair giderler genel bütçeden karşılanmaktadır. Onbaşıdan müşire kadar tüm askerler maaş almakta, ancak aralarında çok büyük fark bulunmaktadır. Mesela 1850Tİ yıllarda bir er 20 guruş maaş alırken, aym rakam ferik için 15 bin, müşir için 75 bin guruş olmaktadır (Ubucini, 1977:415-416). Maaşların özellikle alt rütbelerde azlığı dikkat çeken bir husus olmakla beraber, askerin tüm kazancı bununla sınırlı değildi. Osmanlılar, uzun yıllar askerlerine bazı gıda ve benzeri maddeleri ücretsiz olarak dağıtan bir uygulamanın (tayinat) sahibi olmuşlardır. Askerlerin yamnda diğer bazı kamu görevlilerini de kapsayan bu uygulama bütçeye ilave bir harcama yükü getirmekteydi. Devlet, bu gıda tahsislerini sadece çalışanların verimliliğini arttırmamn değil, aynı zamanda askerlerin yönetime olan bağımlılığım kuvvetlendirmenin bir vasıtası olarak da kullanıyordu. Ayrıca uygulama sayesinde asker ve memurların gıda masrafları azaldığından, harcanabilir gelirleri yükseliyor ve böylece diğer mallara olan talepleri de genişlemiş oluyordu. Ubucini’ye göre askerlere elbise ve diğer bakım malzemeleri dışında günlük olarak 300 dirhem ekmek, 80 dirhem et, 13 dirhem tereyağı, 25 dirhem pirinç, 6 dirhem tuz, 9 dirhem sebze ve ayrıca yeteri miktarda sabun, sıvı yağ ve mum tayinatı verilmekteydi. (Ubucini, 1977:414-415). 1838 tarihinde yapılan bir düzenlemede ise İstanbul’da bulunan askerlere günlük verilen tayinat şöyleydi: Ekmek 300 dirhem (960 gram), Et 80 dirhem (256 gram), Pirinç 54 dirhem (172,8 gram), Çerviş Yağı 3 dirhem (9,6 gram), Nohut 7 dirhem (22,4 gram), Tuz 6,5 dirhem (20,8 gram), Soğan 6,5 dirhem (20,8 gram), Zeytinyağı ldirhem (3,2 gram), Mum 1 dirhem (3,2 gram), Odun 219,5 dirhem (702,4 gram) (MAD 9207, 1254/1838-39: 69).

Günlük verilen tayinat maddelerinin cins ve miktarlarında zaman içerisinde çeşitli değişiklikler yapılmıştı. Bazen de özellikle temininde güçlük çekilen tayinat maddelerinin yerine bedel ödemesi yoluna gidiliyordu. Bazı zamanlarda askerlere toplu halde meyve ve sebze tayinatı yapılıyordu. Maaşlarda olduğu gibi tayinatta da üst ve alt rütbeler arasında farklılık bulunmaktaydı. Üst rütbeli askerlerle yüksek kademedeki bürokratlara hem çeşit hem de miktar olarak daha fazla tayinat verildiği anlaşılmaktadır. Bu tür kişilere ayrıca kullandıkları atlar için arpa ve saman tayinatı yapılmaktaydı (İD 5800, 1262/1845).
Tablo-4, İstanbul ve Taşrada Bulunan Askeri Birliklerin Bir Yıllık Maaş, Tayinat, Elbise ve Benzeri Levazım Giderleri (1257/1841).

Tayinat, Elbise ve Benzeri Levazım Giderleri (1257/1841).

Askerlerin Bulunduklarr Yerler Masraflar (Guru )
A.İstanbul’da Bulunan Toplam Asker Say. Maaş Tayinat Elbise ve Levazım MasrafToplamı
I.Asâkir-i Hassa IIAsâkir-i Muntazama IIIAsâkir-i Redife IV.Topçu (Muntazama) 11.122 4.879
19.422 4.473 7.631.796 8.519.808 8.424.392 4.807.956 8.615.904 4.593.941 11.053.730 3.453.999 3.690.373 1.389.407 5.479.822 1.624.698 19.938.073 14.503.156 24.957.944 9.886.653
TOPLAM 39.896 29.383.952 27.717.574 12.184.300 69.285.826

B.Anadolu, Rumeli ve Adalarda Bulunan

I.Asakir-i Muntazama II. Asakir-i Hassa III.Topçu (Muntazama) IV.Kale Topçulan 63.096 3.017 4.595 12.875 24.795.900 1.612.776 2.155.416 2.442.000 42.660.000 3.000.200 2.651.562 883.298 20.901.236 1.259.846 1.086.670 88.357.136 5.872.822 5.893.648 3.325.298

TOPLAM 83.583 31.006.092 49.195.060 23.247.752 103.448.904

GENEL TOPLAM 123.479 60.390.044 76.912.634 35.432.052 172.734.730

Bir Cevap Yazın